Dark Flame
Admin
Yaş : 30
Kayıt tarihi : 06/09/08
Mesaj Sayısı : 79
Nerden : ankara
İş/Hobiler : öğerencii/müzik dinlemek
Lakap : TwiN!!
|
Konu: SWİNG Paz Eyl. 07, 2008 5:38 pm |
|
|
Swing 1930'lu yıllarda ortaya çıkan caz akımı. 20. yüzyılın en popüler caz hareketlerinden biri.
Yüzyılımızda heyecan arayanların eşlerini birbirleriyle paylaşması.
Swing Dönemi [değiştir]Swing, 1920'li yılların sonlarına doğru gelişmeye başlamış ve 40'ların ortalarına kadar da etkisini sürdürmüştür. Bu dönem müzisyenleri müziklerine rahatlık hissi ve çok sıkı olmayan bir ritim anlayışı katmış, sekizlik nota kalıbını kullanmışlardır. Bütün bunlar da 'swing hissi' ni karakterize eden önemli unsurlardır. Dönemin eserlerinin çoğu orkestralar tarafından icra edildiğinden swing dönemi aynı zamanda caz orkestralarının 'altın çağı' olarak da düşünülebilir. Ritmik yapısından ötürü bu müzik pek çok dansçıyı da kendine çekmiştir.
Dönemin Özellikleri Swing döneminin erken dönem cazına göre faklılıkları :
Tercih edilen yapı küçük gruplar yerine büyük orkestralardır. Yazılı aranjmanlar daha çok kullanılmıştır. Saksafon swing'te daha sık kendini gösterir. Bas viyola daha sık görünür. Davulda high-hat zilinin kullanımı artmıştır. Kollektif doğaçlama pek görülmez. Ritmik anlayış genel olarak daha gevşek ve yumuşaktır. Swing müzisyenleri erken dönem caz müzisyenlerine göre enstrümanlarına daha hakimdirler ve yetkinlikleri daha fazladır.
Caz Orkestralarının Enstrüman Açısından Yapılanışı [değiştir]Caz orkestraları on ya da daha fazla müzisyenden oluşmaktaydı ve müzisyenler de üç ana kategori altında toplanırdı : ritim, bakır sazlar ve saksafon grubu.
Ritim kısmı piyano, gitar, bas / bas viyola ve davulu kapsardı. Bakır sazlardan oluşan kısım ise kendi için ikiye ayrılırdı : Trompet ve trombon grubu.
Orkestradaki saksafon grubu (ham madde olarak bakır sazlarla aynı olsa da) bakır sazlardan ayrı bir gruptu. Burada şunu belirtmekte fayda var; saksafon gelişimi itibariyle tahta üflemeli (woodwind) sınıfına girer çünkü klarinet, flüt ve obua gibi tahta üflemeli enstrümanlar saksafonun atası sayılmaktadır. Saksafon kısmı aynı zamanda "kamışlı saz" (reed instrument) grubu olarak da adlandırılır. Bunun nedeni saksafoncuların yeri geldiğinde klarinet de çalması ve adı geçen iki enstürmanın da kamışlı saz olmasıdır.
Alto ve tenor, saksafon ailesinin orkestralarda en çok kullanılan üyeleri olmuştur. 30'ların sonuna doğru bu gruba bariton da dahil olmuştur. Soprano ve bas saksafon ise yaygınlaşamamıştır. Saksafon kısmında müzisyen sayısı üç ile beş arasında değişir. 40'ların sonuna doğru 2 alto 2 tenor 1 bariton standart yapılanma olarak karşımıza çıkar. Bu kısımdaki sanatçılar genelde tek enstrüman çalmazar. Saksafonculardan kendi enstürmanları dışında klarinet ve saksafon ailesinin diğer üyelerini çalmaları beklenir.
Trompet kısmı da üç ile beş müzisyen arasında değişmektedir. 30'ların sonu 40'ların başında standart sayı üçtür. Trombon kısmı ise bir ile beş arasında değişir. İki veya üç tromboncu genelde standart olarak kabul edilmiştir.
Orkestra Aranjmanları [değiştir]Caz orkestralarının artmasıyla beraber yazılı aranjmanların kullanımı da artmıştır. Az sayıda müzisyenden oluşan küçük gruplar için yazılı aranjman gerekli görülmüyordu. Ancak gruptaki eleman sayısı artıp büyüdükçe müzisyenlerin ellerinde yazılı bir aranjman olmadan doğaçlama yapmaları git gide zorlaştı. Öyle ki, bir müzisyen yazılı aranjmanlar kullanmayan bir gruba katıldığında çok zor adapte oluyordu. Aynı zamanda, müzisyenlerin iyi bir repertuara sahip olabilmeleri için nota okuyup yazabilmeleri şart olmuştu.
Aranjmanların çoğunda kompozisyonal yapı basitti. Melodiler bütün grup tarafından birlik ve uyum içinde çalınırdı. Bunu doğaçlama takip eder, doğaçlamalar ritim kısmının eşliği ve geri kalanların çaldığı figürler eşliğinde sürerdi. Melodiler ve eşlik sırasındaki müzikal figürler orkestra içindeki kısımlar arasında dönüşümlü çalınırdı. Bakır sazların çaldığını bir süre sonra saksafon kısmı alır, bakır sazlar da ritim kısmının çaldıklarını üstlenirdi. Bu da orkestra içinde müzikal bir çevrimdi.
Kimi zaman aranjmanlar çalınan müzikal temanın varyasyonlarına dayanmaktaydı. İlginçtir ki, bazen bunların doğaçlamadan daha güzel bir hava yarattığını gözleriz.
Kısa - karmaşık olmayan ve melodinin bir kısmını içeren yapılara "riff" denir. Riff'ler orkestraların stillerini yansıtmakta kullandığı önemli unsurlardan biridir. Farklı riff'ler farklı orkestra kısımları tarafından karşılıklı olarak çalınır. Hatta zaman zaman aranjmanların riff'ler üzerine inşa edildiği de görülür.
|
|